14 Ağustos 2010 Cumartesi

Göç Yolları Ayşe Kamışlı Uçuşu #7

Tekne fazla büyük değildi. Teknedeki insan sayısı belki teknenin taşıyabileceğinden fazlaydı ve ben, göçmelerden yorulmuş göçmen kuş teknede mutlulukları yüzlerinden okunan, şarkılarına şiirler karışmış bu insanları izliyordum. Sanki benim gelişimle daha da mutlu olmuşlardı. Doğa bile onların yanındaydı bu akşam baksana. Bütün gece izledim onları. Onlarla birlikte sarhoş oldum.
Düşündüm; "Acaba onları anladığımı bilseler yine bu kadar rahat olabilirler miydi?" Daha sonra öğrendim bunu. Zaten beni de kattılar muhabbetlerine, arada dönüp bana baktılar, benimle cevap beklemeksizin konuştular, bana şarkı söylediler. Böylece umudu yeniden bulmuştum ve artık yerini sağlamlaştırmıştım. Sonra bir şey oldu: bir heyecan, uzun tüylerim diken diken oldu. Sanki bir şey parladı içimde. Bir buluş yapmış gibi. Mutlu bir huzursuzluk olur ya insana ya da kuşa, işte öyle.
Bir şey olmuştu. Eğlence bitmişti herkes yatacak yerini buluyordu ki, içlerinden birisi yanıma gelip şöyle dedi: "Beni anlayabildiğini biliyorum." Durdum. Aptalca kafamı öbür tarafa oynattım, kanatlarımı gagamla kaşıdım. Yemedi. Tekrar etti,yüksek sesle: "Beni anlayabildiğini biliyorum göçmen kuş." Tutamadım kendimi;
"Nasıl?" dedim.
"Çünkü biz de bir gün göçmen kuştuk" dedi.
"Buradaki herkes mi" diye sordum.
"Evet" dedi "Buradaki herkes."
"Nasıl olur böyle bir şey ama siz insansınız" dedim.
"Evet dedi sen de kuşsun ama konuşuyorsun. Her şey olabilir, sadece nasıl yaşamak istediğine bağlı."
"Yani ben şimdi ne olmak istiyorsam olabilir miyim? diye sordum. Saçmalıyorsun bence sen."
"O kadarını bilmiyorum, benim tek bildiğim insan olmak istiyorsun ve oluyorsun."
"Ama nasıl?" dedim.
"Tek yapman gereken Ağrı dağına gitmek ve orada uyumak."
"Nasıl yani, uyumak?"
"Ağrı dağına uçacaksın ve bu benim son uçuşum diye düşüneceksin. Oraya varınca zirvesinde bir yer göreceksin. Küçük bir dal, o yükseklikte yaşaması imkansız olan gök mavisi bir çiçek. Konacaksın dalın üstüne, bütün gece düşüneceksin insan olmak istediğini. Sonra uykuya dalacaksın. Uyandığında dağın eteklerinde bir insan olarak tekrar dünyaya geleceksin. Bu kadar basit."
"Bunu yapmak istediğimi nereden çıkarıyorsun ve sana inandığımı? Söylediklerin deli saçması."
"Senin konuştuğunu biliyordum değil mi? Ve senin deliler gibi oradan oraya uçtuğunu, umudu aradığını da biliyorum. İşte buldun. Uyandığında bu dünyayı değiştirmek için bir şans elde edeceksin. Bundan güzeli olabilir mi? Ve eğer gerçekten istersen ben seni şehir merkezinde bekliyor olacağım. Orada "Bizim Kahve" diye bir kıraathane göreceksin. Oraya gir ve beni bekle. Zaten tanıdık yüzler göreceksin. Bizim gibi insanları.."
"Peki kıyafetlerim ne olacak?" dedim bütün aptallığımla.
"Dert etme uyandığında seni idare edecek kıyafetleri de bulacaksın üzerinde. Ağrı dağı bütün hünerlerini kullanacak." dedi.
"Peki." dedim sanki tatmin olmuşum gibi. Ne yapabilirdim ki? Önümde bir yol vardı. Ya göçmen kuşu olarak devam edecektim ya da bu delinin anlattıklarına inanıp şansımı deneyecektim. Biraz durduktan sonra şöyle dedim:
"Teşekkür ederim, düşüneceğim. Bakarsın yarın ben de senin yanında oturuyor olurum."
"Bekle" dedi. "Buradan uçtuktan sonra tabii ki istediğini yapmakta özgürsün. Ama unutma değiştirebileceğin dünya özünde çok güzel ve ben bunu keşfetmende sana yardımcı olabilirim. Şimdi uçmadan önce şiirimi dinle ve düşün uçarken söylediklerimi."


Şiir kuş olmuş, kuş şiir olmuş.

Okura gelince.. o da kanatlarını açmaya başlıyor bence.


önceki durak: progressive fikirler sonraki durak: hayatımdan izler

Göç Yolları Portfolio Yaratıcı Reklamcılık Okulu öğrencilerinin yürüttüğü bir ortak hikaye projesidir. Daha fazla bilgi için gocyollari-yuva.blogspot.com